31 Ağustos 2012 Cuma

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI


     



Bu gece 30 Ağustos Zafer Bayramını geçirdik bitti.Önceki gün de Gazipaşa da yaşayan birçok insan zor bir günü geride bıraktı. Her gece kafamı yastığıma  koyduğumda o günün değerlendirmesini yapar, o günü ölçer tartarım..Kırdığım,kırıldığım,güldüğüm,mutlu olduğum,doğru yada yanlış bulduklarımın değerlendirmesini yaparım ki ona göre yoluma devam edeyim.      
     Yine o gecelerden birindeyim.Önceki gece Gazipaşa yanıyor dediler çıktık balkona gerçekten de öyle.Küçük bir dağ alev alev.Belki o büyük şehirlerdeki alevler kadar  azgın değil alevler ama yine de insanın yüreğini hoplatmıyor değil.İtfaiyeler,ambulanslar,polis arabaları akın akın deniz yolunda.Gecenin ikisi olmuş kimsenin gözünde uyku yok.Gazipaşa yanacak Gazipaşa halkı durduğu yerde durur mu hiç?Ambulanslarla birlikte halkta arabalarıyla akın akın yangına gidiyor. 
     Bugünse 30 Ağustostu.Yani zafer bayramıydı.Üzerinde hür yaşadığımız topraklarımız düşmanlara veriliyor, bizimde bunu kabul etmemiz isteniyordu.Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaş'ı başladı.Sonucunda ise bağımsızlığımızı geri kazandık. Bu büyük zaferi her yıl 30 Ağustos'ta kutluyor-uz/duk. Yasaklanmıştı yine Türklük duygularımızı hareketlendiren Andımız'ın kaldırılması gibi...Ama yine de meydana gidecek ve o zor günleri, bu toprakların nasıl zorluklarla kazanıldığını belkide yeni nesillere aktarılmasına vesile olan Zafer Bayramımız için meydana çelenk bırakacak,saygı duruşumuzu yapacak ve İstiklal Marşımızı okuyacaktık.Yaptık da.Ama ne yazık bir avuç insanla.Hani bu halk Atatürkçü'ydü,hani değerlerimizi koruyacaktı bu gençlik...Anladım ki her şey insanların dilinde.Birlik ve beraberlik içinde hareket etmeyi unutalı çok olmuş.Yahu adamlar dükkanın önünde lak lak yapıyorlar ya!!! Hİç mi İstiklal Marşı'na saygısı kalmadı bu toplumun.Eğer olacaksa böyle toplum olmaz olsun!!Önceki gün yangın izlemeye tüm ,Gazipaşa halkı akıyordu.Yada yolda adamın biri düşse ve can çekişse görmediği halde duyup gelir bu millet adam nasıl can çekişiyor diye bakmaya.Çekirdeğini de alır gelir üstelik.(... YİYİN İNŞALLAH)
İşte bu gece düşüneceklerim bunlar.İnsanlar...Her geçen gün daha çok korkuyorum gelecekten.Benliğini,bütünlüğünü,birliğini unutan satan insanlardan korkuyorum.Allah'ım yanlışsam yoluma ışık tut.Değilsem bu insanlara ışık tut yada böylelerinin dünyada var olmalarına müsaade etme dilerim...

29 Ağustos 2012 Çarşamba



İnsanlar sahip olduklarının değerini bir türlü bilmezler, Güllere koşarken ayaklarının altında ezilen papatyalardan habersizler..!

20 Ağustos 2012 Pazartesi

GARFİELD KURALLARI (TEMBELLİK YASASI)




  1. İnsanlar yorgun doğar; dinlenmek için yaşarlar.
  2. Çalışmak yorar.
  3. Gündüz dinlen ki gece rahat edesin.
  4. Yatağını kendin gibi sev, içinden hiç çıkmayacak gibi yap.
  5. Yarın yapabileceğin bir işi bugün yapma.
  6. Bugünün işini yarına bırakma, erteleyebildiğin kadar ertele.
  7. Dinlenen birini gördüğünde otur ona yardım et.
  8. Oturmak mümkünse ayakta durma, yatmak mümkünse oturma.
  9. Tembellikten kimse ölmez.
  10. Çalışma isteği duyunca sakin ol, hemen bir yere otur ve geçmesini bekle.

KAH-KAHALARIM...


     Kahkahalarım var sonuna kadar tüketmeyi beceremediğim...Öylesine alışmışım ki üzülmeye yada öyle çok izin vermişim ki insanların beni üzmesine ve peşi sıra gözyaşı dökmeye mutlu anlarımı kursağımda bırakıveriyorum. Ne zaman ki kahkahaya boğulsam bir an duraksıyor, bir gariplik hissediyor ve anlamsız, saniyelik bir hüzün alıveriyor gülüşümün yerini. Sanki bu kadar gülüş bana fazla gibi, kendine gel sen bu kadar gülmeye alışkın değilsin her an boğazında kalıverir der gibi...Bu duyguyu bilir misiniz bilmem, hoş bende anlatamadım ya neyse...Öyle garip, saçma, anlamsız bir duraklama. Sonra kızıyorum kendime bir gülmeyi bile beceremiyorsun diye!!! 
     Hayatımda çokça şeyi geride bırakabilmeyi öğretmişken kendime, bu saçmalığı da yok edeceğim kendimden. Daha çok güleceğim, daha mutlu olacak ve kahkahalara boğacağım kendimi.İşte bu yüzden Allah'ım dilerim temiz kahkahalı insanları çıkar ki karşıma şen kahkahalarıma daha da kahkaha eklensin...Ve dilerim ki Allah herkese bol kahkahalı günler nasip etsin...

16 Ağustos 2012 Perşembe

HER ZAMAN;





     Sizdeki üç şeyi görebilen insanlara güvenin; gülüşünüzün arkasındaki kederi, öfkenizin arkasındaki sevgiyi, sessizliğinizin ardındaki güveni...

NE ACI YANILMAK!!!

Kendime çok şey öğrettim son zamanlarda yaşadıklarım sayesinde. Sen ne yaşarsan yaşa, ne kadar gözyaşı dökersen dök, beyninin içinden ne kadar art niyetsiz düşünceler geçerse geçsin, sen ne kadar düşüncelerinin temizliğinden emin olursan ol,karşındakine düşüncelerini ne kadar ince bir şekilde ifade edebilmek için yırtınırsan yırtın, sırf doğru anlaşılmak için günlerce dil dök karşındaki insanın seni algılamak istediği kadar varsın...
Ben duygularımdan, söylediklerimden, hissettiklerimden, yaptıklarımdan kesinlikle eminim...Bazı şeylerde beynimin bir köşesinden ufacık da olsa fesat bir düşünce geçirmiş isem dostluğuma yakışmayacak, dilerim Allah kat kat mislini yaşatır bana diyecek kadar eminim niyetimin temizliğinden.
Evet yakın bir zaman da elimi ayağımı çektim bazı şeylerden.Çünkü bazı şeyler beni üzmeye başladı ve asıl üzense canım dediğim insanın benim hassasiyetimi bile bile buna izin verişiydi ya neyse..Epeyce bir zaman sustum bekledim,çabaladım, belki yoluna girer diye beklediğim her şey her geçen gün beni kırmaya devam etti. Önceden kırıldığım şeyler hakkında düşünmemeye özen gösterdim ki daha da soğumayayım istedim ve gerçekten de düşünmedim. Ta ki bugüne kadar...Artık bazı şeylerin kasıtlı yapıldığına inanıyorum. Nitekim başarılı da olundu ama ne yazık ki seven gözler bunları görmekten çok çok çok uzak...Bugüne kadar kimsenin hayatına müdahale de bulunmadım bulunmam da. Her zaman hayatıma müdahale edilmesine istemeyerek de olsa izin verdiğimden bilirim sıkıntısını. İşte bu yüzden de karışmam kimseye de. Sorulursa uygun bir şekilde fikrimi söylerim ve biter. Ama ben güvenmiştim. Samimiyetimize, paylaşımlarımıza, konuştuklarımızın gerçekliğine...Ama ne yazık ki gerçek değilmiş! Sandım ki benim düşüncelerime,hislerime söylediği gibi saygı duyuyor, değer veriyor.Yanılmışım! Ne acı yanılmak! Konuştuğumuz gibi bu sefer ben düşüncelerimi söylemeliydim, önceki gibi olmamalıydı hele de söylemekte geç kalmamalıydım...Öyle anlaşmıştık ya hani olur ya sen sevdiğinden göremezdin. İşte bende tam da bu yüzden söylemeliydim sana düşüncelerimi,öyle anlaşmıştık ya...Ama evet söylemekte geç kaldım.Çünkü istemedim düşüncelerimde yanılmak,boşuna insanları düşündürmek.Bu yüzden de bekledim epeyce bir süre uygun zamanı. Belki yine söylemezdim de öncekilerde olduğu gibi, bu sefer duramadım...Bana sunulan her şey benimle dalga geçer gibiyken ve söyledim....Söylemeliydim de çünkü öyle konuşmuştuk ve ben konuştuklarımıza sağdık kaldım. Ha bunu yaparken de kimseyi herhangi bir mecburiyet de bırakmadım, ima bile etmedim. Tek istediğim bana uzak olması idi. Sevdiğim insanlar mutlu olduktan sonra ben onların iyi günlerinde olmasam da olur. Çünkü biliyorum üzüldüklerinde ben yanlarına varırım.Bu zamana kadar bunu hiç değiştirmedim şimdi niye değiştireyim ki?
Can dediğin düşman görür  mü hiç insanı? Görürmüş...İstenilen nokta buydu zaten ve biz bu noktaya GETİRİLDİK. Gerçekten çok başarılı bazıları!
Melektim ben, sevemediğim anlaşamadığım kimse olmazdı benim, bir taneydim, candım,anlaşamadığım bir insan var ise bilmeliydim ki sorun karşı taraftaydı, hep alttan alan ince fikirli olandım ben, düşünmeden konuşmazdım,kimsenin kötülüğünü istemezdim,karıncayı bile incetemezdim,hep fedakarlık yapandım,artık kendimi üzmemeliydim,hreşeyin iyisini hakediyordum, herkesi kendim gibi görüyordum, saftım insanlara inanıyordum hemen, iyiki vardım, hep yanında olan hep destek olandım sana, gibi gibi...
Neydi beni meleklikten düşmana terfi ettiren? Sana mutluluklar ama bana uzak olsun deyişim mi? Yoksa sırf içime attığım için,üzüldüğüm ve kaldıramadığım için bir süre elimi çekişim mi bazı şeylerden? Ben böyle şeyler yapmazdım beni en çok tanıyansın sen.Neden böyle yapıyordum soramadın mı bir kez onca yılın paylaşımımızın hiç mi hatırı yoktu da bir iki sözüme kestirip atabildin her şeyi? Daha içimde kalanlarınsa hiç önemi yok artık...Bu kardeşliğe bu kırgınlık fazlaca ağır...
Bende bilirdim önce zemini hazırlayıp sonra bak görürsün bu kazığı atacak demeyi ve avımı düşürüp gördün mü demiştim demeyi...Sonra insan sarrafı gözükmeyi gözünde...Çok zor şeyler değil bazı durumları kullanabilmek. Ama ben gelip bana sıkıntını paylaştığında evet bak sonunda görmeye başladın demek yerine belki öyle değildir bir gözlemle bakalım belki sen yanlış anlamışsındır demeyi tercih ettim.Bilmiyor muydum durumu kullanıp ateşi körüklemeyi? Pişman mıyım, hayır! Benim doğrularım bunlar, yanlış insanlara inat doğrularımla varım.
Yine de kimse için kötü dileklerim yok. Allah herkesin gönlüne göre versin. Ama bu yıl da bir şey öğrendim: Bıraktığında sana acı verecek kadar hiçbir şeyi sahiplenmemeli insan...
     Ablan,kardeşin,dostun,arkadaşın,dert ortağın,keşke kelimesini hiç kullanmadığın melek ablan...Ne yazık ki dileğin gerçek olamadı. Beraber nice nice senelerimiz  olamadı daha fazla...üzgünüm!

YORGUNLUKTAN KURTULUN




     Pek çok madde, az alındığı veya hiç kullanılmadığı taktirde insanı yıpratarak yorgunluğa yol açar. Özellikle de B, C, E ve A vitaminleri bu maddelerin başında gelir.
     Minerallerden de demir, bakır ve magnezyum eksikliği insanın gücünü kaybetmesine neden olur. Gerçekten kalıcı bir güce ve neşeye kavuşmak istiyorsanız, vücudun gelişmesinde gerekli olan yapı malzemelerinden amino asitleri yeterince almalısınız.
     Hücreleri oluşturup dokuların yenilenmesini sağlayan amino asitler ayrıca kas hareketlerinin uygulanmasında ve vücut içinde oksijenin taşınmasında kullanılır. 
     Özellikle de dinlendirici, her zaman uyanık kalınmasına yardımcı temel amino asit olan Tryptophan ile hafızanın gelişmesini, her zaman dikkatli ve uyanık kalınmasına yardımcı temel bir amino asit olan Phenylalanin almanızda yarar var. Çünkü güçlendirici ve neşe verici hormanların çoğalmasını ve sağlam büyümesini sağlar.
not: Tryptophan sentetiğini bir kenara bırakırsak, et (daha çok tavuk ve hindi), süt, muz, yoğurt gibi ürünlerde doğal olarak bulunmakta...
Phenylalanin badem, avakado, muz, fasulye, peynir, mısır, köy peyniri, süt ürünleri, yumurta, balık, et, deniz ürünleri, yer fıstığı, soya da bulunmakta...
     Yorgunluk veren gıda madddeleri: Alkol, asitli içecekler, hazır yemekler, yağ, sakatat, kahve, limonata, sığır eti, tatlı çeşitleri.
     Canlandıran gıda maddeleri: Avakado, muz, yeşilçay, yoğurt,kiwi, paraguvay çayı, turp, zeytin, pirinç, kırmızı pancar, balık, bezelye.
A vitamini; kayısı, maydanoz, ıspanak, havuç, kereviz, marul, portakal, erik, domates.
C vitamini; siyah üzüm, çilek, kavun, karpuz, yeşil biber, maydanoz, brokoli, havuç, soğan, bezelye
E vitamini; buğday, soya fasulyesi yağı, arı sütü, ceviz, marul, tere, kereviz, maydanoz, ıspanak, lahana, mısır, yulaf


                                                                                                        msn kadın
                                                                                                  

EVE YOGA YAPIN:)


Sukhasana;

Yoganın temel pozisyonudur. Önce bacaklarınız hafifçe aralık ve elleriniz geride destekler biçimde rahatça oturun. Daha sonra bedeninizi dik duruma getirin ve bacaklarınızı bağdaş kuracak şekilde toplayın. Sağ bacak önde ve sol bacak üstte olacak şekilde bağdaş kurun. Daha sonra yine bacaklarınızı öne alın ve tam tersi olacak şekilde bağdaş kurun.

Kobra Duruşu;


Yere karnınızın üzerine yatın. Ellerinizi omuzlarınızın altında tutun. Alnınızı yere dayayın. Derin nefes alın ve önce başınızı ve göğsünüzü, sonra ellerinizi kaldırın. Bu hareketi yaparken, omuzlarınızı yukarı çekmemeye gayret edin. Bu pozisyonda bekleyin, nefesinizi verin ve tekrar eski halinize dönün.

El-Ayak Duruşu;


Dik durun ve ayaklarınızı birleştirin. Derin nefes alın ve kollarınızı başınızın üzerine getirin. Esniyormuş gibi kendinizi gerin. Nefesinizi verin ve öne doğru eğilin. Elleriniz öne doğru uzanmalı ve sırtınız dik durmalıdır. Eğilebildiğiniz kadar aşağı doğru eğilin. Ellerinizi ayaklarınızın altına doğru koymaya çalışın. Derin nefes alın. Bu pozisyonda bir süre durun ve eski halinize dönün.

Eğik duruş;

Bu hareket bacak-diz duruşuna karşı gelen harekettir. Bacaklarınız kapalı şekilde yere dik olarak durun. Ellerinizi sırtınızın arkasında kuvvetli şekilde yere dayanın ve kalçanızı kaldırın. Bacaklarınızı bükmeyin ve başınızı arkaya doğru düşürün. Birkaç derin nefes alıp verin.

Ayak tabanlarınızı yere bastırıp, başı aşağıya vererek köpek pozisyonuna geçin. Yerde iki eliniz ve avuçlarınızla güç alıp, kendinizi arkaya doğru itin. Sırtınızı düz, çene göğüste, arkada bir noktaya bakın. Ayaklarınız kalça açıklığında olsun. Topuklar yerde, ters V şeklinde durun. Normal nefes alın.

Ağaç Duruşu;

Dik durun. Bir bacağınızı bükün ve ayağınızı diğer bacağınızın üst kısmına dayayın. Avuç içlerinizi birleştirin ve bu şekilde kalarak kollarınızı başınızın üzerine getirin. Derin nefes alın ve dengenizi korumaya çalışın. Eğer yapabiliyorsanız, gözlerinizi kapatın.



                                                                           msnkadın

7 Ağustos 2012 Salı

FİLME SARDIM...


Filme sardım şu sıralar...Her zaman yazın bir dönemini sırf film izleyerek geçirmek resmen filmlere gömülmek isteği vardı içimde.Ancak gerçekleştiremiyordum fırsat yaratıp da ve şimdi fırsat yaratamadığım her şeye fırsat yaratmaya başladım.İki farklı tat ve çok zevkle izlediğim iki film:
AŞK YEMİNİ: Mutlaka izleyin...

ŞAHANE MİSAFİR: Tabi ki bunu da mutlaka izleyin:)



                                                                                                                      
         

DOST ACI SÖYLERMİŞ



Bir bakarım dünya çökmüş köz olmuş

Bir bakarım yüzler gülmüş yaz olmuş
İnsan kuş değil de şeytan misali
Dost acı söylermiş darılma emi

Dilinden düşmezdi Allah'ın adı

Ahreti düşünmez var mı faydası?

Hem beni aldatır hem kendini

Dost acı söylermiş darılma emi


İt değiliz ki biz bağa küselim

Öküz değiliz ki bağı sökelim
Galip kardeşlikse gel tut elimi
Dost acı söylermiş darılma emi

                             ERKİN KORAY

KEŞKE...




Keşke hep çocuk kalsak da kalplerimiz yerine dizlerimiz kanasa....! 

ÖĞRENDİM Kİ



     Öğrendim ki beraber büyümek yada yıllarını bir insanla geçirdin diye karşındaki insanın senin onu sevdiğin saydığın gibi sevip saymasını beklemek anlamsızmış. Sadece sana özgüymüş söylediklerinle yaptıklarının uyum sağlaması...Yıllar değilmiş birbirinize söylediğiniz dostluk kardeşlik sözlerinin samimiyetini, doğruluğunu belirleyen...Kimse dillendirdiği kadar dost, dillendirdiği kadar kardeş değilmiş meğer...Gün gelip takılınan tavır tokat gibi iniverirmiş insanın suratının taaa ortasına...Ben çok şey öğreniyorum HERKESTEN. 


''Biz acı olarak gördüğümüz her şeyde aslında çok şey kazanıyoruz.''/Nuray Sayarı

Template by:

Free Blog Templates