12 Kasım 2011 Cumartesi

BİL Kİ, ANCAK KENDİN, KENDİ KENDİNE, HİÇ BİR BAŞKASININ YÖNLENDİRMESİ, ÖĞÜT VE SALIK VERMESİ OLMAKSIZIN, KENDİN OLABİLDİĞİN ZAMAN, KENDİN OLABİLECEKSİN!


          Uzunca zamandır eski bir dost olarak yapmam gereken ve hala daha yapmadığım bir işin verdiği büyük rahatsızlıkla sarılıyorum tuşlara... Biliyorum belki de tuşlar yerine telefona sarılmalıydım ama hiç ama hiç içimden gelmiyor her ne kadar bu ertelemeyi kendime yakıştıramasam da her şeye BANANE ve YETER demek geliyor içimden..
           Bunca zaman insanları fazlasıyla önemsediğimi düşünüyorum...Kendi bildiklerimden çok karşımdakinin bildiklerine, kendi doğrularımdan çok karşımdakinin doğrularına, kendi istediklerimden çok karşımdakinin isteklerine önem verdim...Hayatıma giren her insanı önemsedim, her insanı sevdim, değer verdim...Kimine haddinden fazla, kimine olması gerektiği kadar. Ama asla az olmadı insanlara verdiğim sevgim de değerim de...İşte şimdilerde tam da bu yüzden koca bir boş vermişlik var üstümde...Bunca zaman her şeyi zamanında yapmaya çalıştım, olması gerektiği gibi...Oysa şimdi ihmal edesim var her şeyi. ''Amaaaannnnn'' demek geliyor içimden. Bir şeylere itiraz etmek, mızıkçılık yapmak, hemen her şeyi kabul etmemek tam da ihtiyacım olan hal-vaziyettir. Aslında benlik şeyler olmasa da insanın kendini bulması için zaman zaman kendinden uzaklaşması gerektiğine de inanır oldum şu günlerde...
        Gerek dostlarım gerekse aşklarım beni hep avuçlarında bildiler...Ne yaparlarsa yapsınlar tek bir güzel an' a tüm kötü zamanları silecek bir arkadaş oldum. Ben de sandım ki bana verecekleri dostlukları kötü anlarımızı silmeye fazlasıyla yeterdi. Ama olmadı silememişim. Çünkü silmeye fırsat vermeden zaman içinde yenisi eklendi kırıklarıma. Her seferinde canım daha da çok yandı, sesimi çıkarmadım, yok saydım...Biz dost idik ve beraberce atlattığımız çokça şey gibi bunu da atlatacaktık. Olmadı! 
         O zamanlarda göremediğim -özellikle görmek istemediğim- her şeyi şimdilerde fazlasıyla görüyorum...İnsanlar bu durumumu ''öküz öldü ortaklık bitti!!!'' olarak nitelendirmiş olsalar da söyleyebileceğim tek şey her şeyin bir nedeni olduğudur. Ben kendimi biliyorum ne yaşadığımı ne kadar canım yandığını bir ben biliyorum...Hani bir söz var ya : 

Benim Hayatımı Yargılamadan önce…
Benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan,
Sokaklardan,dağ ve ovalardan geç.
Hüznü,acıyı ve neşeyi tat…
Benim geçtiğim senelerden geç,
Benim takıldığım taşlara takıl,
yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git,
Benim gittiğim gibi!!
Ancak ondan sonra,
Beni yargılayabilirsin!!
Aynen öyle...Ben düşüp her seferinde yola devam etmeye çalışırken, her şeye son bir kez özen gösterip, kalan son şansı en özenli bir şekilde kullanmaya çalışırken eğer karşımdakinden aynı özen ve itinayı göremiyor isem bence artık karşımdaki kişi tarafından daha fazla insafsızca yargılanmaya kendimi mahkum etmemeliyim diye düşünüyorum. Ki bunu zamanında fazlasıyla yaşadım!! Ne acıdır ki insanlar kendi bildikleri doğrular uğruna sizi harcayabiliyorlar!!! Kendileri her şeyin ilkinde doğruyu 
bulmuş gibi...Ama sorsan kendi canları yandı ya seni çok düşünüyor ya senin de canın yanmasın diye...Ama bırak canım yansın!!! İnsan canı yanmadan nasıl doğruyu bulur,nasıl olgunlaşır?Önemli olan yanında olmaktır arkanı dönüp gitmek değil!!! İnsan yanlış yapabilir, yanlış yaptığını bile bile duygularına engel olamayabilir,göz göre göre kendi canını yakabilir (ki bu en acısı)...Ama önemli olan bu zamanda dostunun yanında olması tüm sevgi ve şefkatiyle... Seni insafsızca bir tercihe mahkum ederek yada baskınlığını senin üzerinde zevk alıp kullanırcasına değil!!! Aksi halde acıyan canın kendini usul usul intihar etmektedir.İş işten geçip, eriyip bittikten sonra elin tutulursa bir umuttur senin için. Her şeye rağmen sarılırsın sımsıkı çünkü uzun bir süredir özlem duyduğun sıcacık eldir o...Ama 
öğrendim ki yaşananların peşi sıra yaşananlar asla o yarayı kapatmıyor.O yara ki basit bir sıyrıktan çok kendini intihar edendi derin izler taşıyan...Hani hep derler ya kırılan parçaları ne kadar özenle eski haline getirmeye çalışsan da asla eskisi gibi olmaz!İşte bahsetmek istediğim de tam olarak bu...Mevlana demiş ki: ''Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın,yoksa tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?'' Sözlerim belki ağır, belki sert ama ne söylediysem insanların  bana hissettirdiklerinden doğan cümleler…Hissettirdiler bende yazdım o kadar…. Ama ben şunu çok iyi biliyorum ki her şey insanlar için...Hayatımdaki herkesin benim için önemi çok büyük. Hayatımdaki insanlarla güldüm ve ağladım. Sonunda büyüdüm. Herkesin emeği çok bende bu yüzden her şeye rağmen insanları sevmeye devam edeceğim;)


0 yorum:

Template by:

Free Blog Templates