24 Eylül 2012 Pazartesi


Tertemiz olmaya çalışın, çünkü dünyaya bakacak pencere kendinizsiniz...
                                                                                                         George Bernard Shaw

19 Eylül 2012 Çarşamba

BİZ KÜÇÜKKEN...


Biz küçükken çok büyüktük. Mesela kollarımızı bir açardık, dünyayı kucaklardık. Güzeldik biz küçükken. AKaşlarımızı almayı bilmezdik, makyaj çok büyüklerin işiydi sevmezdik. Arkadaşlarımızla beraber bir gece uyuyabilirsek eğer velinimetti bizim için, lükstü, zenginlikti. Ailelerimiz en az beş kez arardı eve beş dakika geç kaldığımızda. Otobüsteyim bile diyemezdik, otobüsle bir yere gidemezdik. Otobüs lükstü, zenginlikti. Koşa koşa eve varana dek nefes almazdık ve nerdesin sen sorusunu duymadan cevabı verirdik.
Biz bir gülerdik küçükken, kalbimiz kahkahalar atardı. Biz küçükken öğretmenimiz en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye, teneffüse kadar konuşmazdık. Not yazardık birbirlerimize. Biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık. Yani biz diyebileceğim kadar çok. Biz küçükken bir büyüktük ki böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu.
Sonra mı? Büyüdük. Kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik. Küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani. Biz olamadık bir daha. Sen, ben olduk. Büyüklük lüks değildi, zenginlik değildi. Koşa koşa büyüdük. Büyürken ne de çok küçüldük...
Nazım HİKMET

18 Eylül 2012 Salı

CANDOST

İnsanlar kötüyü kendileri yaratıyorlar.Her şey güzel ve heyecan dolu başlarken başladığın heyecan veren şeyden deli gibi koşarcasına kaçmak istediğimiz zamanlarımız elbette olur.Olmasaydı iyiydi ama oluyor.Olmalı da...Olmalı da diyorum çünkü insanlar bir şeyleri iyi yada kötü yaşarlar ve bunların sonucunda öğrenirler hayattan öğrenmeleri gerekeni.Sana göre sen haklısındır, dersin benimde hatam vardır belki ama bunu haketmedim.O yüzden kendini hiç bir şeyde değilse bile bunda hatasız görürsün.Eee senin yanında olan ve seni dinleyen insanlarda sana hak vereceklerinden doğal olarak sen haklı olursun(size göre).Ya ben?Benim açımdan bakabildin mi hiç?Ya bana göre de ben haklıysam üstelik sen farketmesende senin benden her uzaklaşışında bende üzülerek kendimi geri çekiyorsam ve yaptığım tek hatanın bu olduğuna inanıyorsam.Bunun dışında bir hatam olmadığından eminsem.Üstelik senin gibi de benim çevremdekiler de beni dinledikleri için bana sonuna kadar hak veriyorlarsa..Ki bu varsayımların hepsi gerçek.O zaman ne olacak?Ben söyleyeyim...Her şey insanlar için bu hayatta.Bugün can ciğerken yarın alınganlığın üstündeyken sölediğim tek bir kelimeye takılı kalıp herşeyi silebilirsin.Evet böyle bir şey üzücü olur, ama çok doğal.Dedim ya her şey insanlar için.Önemli olan içtiğin bir kahvenin hatırına kırıldığın mevzu kırıldığın gibi kalsa bile güzel günlerini kirletmemek.Bunları yaşamamız gerekiyormuş diyebilmek.Demek ki ya benim yada senin bu hayattan öğreneceğimiz çok şey varmış diyebilmek önemli olan.Bugün sorsan yaram tazeyken çok şey öğrendim bu olaydan der insan yediğini düşündüğü kazık yüzünden.Ama yanılır.Daha çokça zaman vardır öğrenmen gereken şeye.Zaman gösterir hanginizin bu hayatta öğrenmesi gereken bir şeyi olduğunu.Hiç mi yanılma payın yok,o kadar mı kusursuzsun?Üstelik o son olanlara kadar insanlığını kusursuz gördüğün bir insana karşı.
    Şimdi söylüyorum...Bu hayattan ya senin ya benim öğrenmemiz gereken bir şeyler varmış.Belki bugün her ikimizinde kendine göre canı yanıyor ama zaman her şeyin ilacı.Bu da geçecek her şey gibi.Ve yine zaman gösterecek hangimizin ne öğreneceğini.Ben yakın zaman için şunu öğrendim ve öğrettim kendime:Her ne yaşarsam yaşayayım üzülsem de kahrolsam da yaşamam gerekiyormuş yaşadım demeyi...Allah'a binlece kez şükrediyorum karşıma her türlü insanı çıkardığı için,her duyguyu yaşattığı için,doğruyu yanlışı ölçüp tartabileceğim fırsatlar sunduğu ve bazı şeylerin ayrımını yapabileceğim bir göz ve zihin verdiği için binlerce kez şükrediyorum.Hayatımda canımı yakanlar için o anlık öfkeme yenilsem de kısa süren öfkemin ardından onlar içinde iyilik güzellikler diliyorum.Hatta belkide en çok onlar için diliyorum.Doğruluk, güzellik yolundan ayrılmasınlar diye.Şimdi arada ne olursa olsun zamanını verdiğin ve zamanını aldığın insanlarda mutlu,huzurlu olsunlar.içinde bir parça da olsa iyilik kalan herkes eskiden de olsa can dostu olan birinin ayağına çelme takılsa da, yine üzülen eski can dost olmaz mı?Olmaz ise zaten hiç can dost olamamıştır.Can dost olsaydı bugün böyle olunmazdı demeyin olunur.Ne demiştik her şey insanlar için.Dilerim herkesin ama herkesin hayatında bir CANDOSTU olur...

LAF KALABALIĞI...

Bu yaz gerçekten içim kanaya kanaya güçlü olduğum anlarım oldu...Sanki her şey yolundaymış da üzüldüğüm,beklemediğim için şaşırdığım,ağladığım, zırladığım zamanlarım olmamış gibi davrandığım hatta kahkaha attığım zamanlarım oldu.-mış gibi yaptım.Görülen o ki başarılı da olmuşum.Ne düşündüğümü merak edip bir kez dinleme zahmetine girmeden beni dar ağacına asanlar,ille de gözyaşımı görmeden üzüldüğüme inanmayan gözler, benim nasıl üzüldüğümü görmek için yoğun bir çaba içerisindeydiler.Benden herhangi bir tepki göremedikçe dozu arttı çabaların.Bilselerdi onlardan gelecek herhangi küçük bir şey de beni kırmaya yeterli, devam ederler miydi türlü oyunlarına?Halbuki onların üzüldüğümü görmeleri için özel bir çaba sarf etmeleri gerekmiyordu ki...Eskisi gibi olmayan her geçen gün canımı yakıyordu zaten...Yaz boyunca yapılan girişimlere boynumu büksemde toparlanmam zor olmadı.Çünkü söz vermiştim beni üzen insanlar için hiç canımı sıkmayacaktım, aksine daha mutlu olacaktım.Öyle de oldu.Ya bugün?Bugün ne değişti de bu kadar yıkılıp döküldüm?Kendime verdiğim söz nerelere gitti?Hangi kelime beni bu kadar yaraladı?Bugün bütün yaz üstümde olan olumlu enerji uçtu gitti..Sanırım yazın başından beri amaçlanan buydu.geç oldu ama hedef yerini buldu! Tebrikler! Aaa..! Ama şimdi olmadı bu dimi?Sen bu üzüntümü,perişanlığımı görmedin ya, sen şimdi beni yine seni takmıyor sanarsın da yine bi çaba içerisine girersin.Beni busefer yıkmayı başaracak öncekinden daha yoğun olanından...yazık bana !Ne bu kin bu kadar?Ben "o"ndan şu an bu halde olduğumuz için evet nefret ediyorum ama "o"nu umursamıyorum çünkü benim için bir hiç!Ya sen?Sana öyle çok kızıyorum,öyle çok kırgınım ki?Kızıyorum çünkü seni çok sevdim ve sen beni sevdiğini söylerken bana uzatılan dili susturmadın.Bu sadece senin hatan, ne benim ne "o"nun hatası değil.Kırgınım çünkü senin kinci yapın herkese biraz vardı ama bana hiç olmamıştı ve olmayacaktı.Ama oldu.Ne için?Sen bir kez olsun beni dinleseydin bir kez olsun konuşmamıza fırsat verseydin ben bu soruyu soramazdım sana.Ben çokça zaman sustum.Kendime sıkıntı yaptım. Sen bunu duy ve mutlu ol, ağladım zırladım sen her şey iyi sanarken.Çünkü ezdiklerini, kanattıklarını görmedin ve ezmelerine kanatmalarına izin verdin.Bizi "o" öldürmedi,bizi öldüren sendin.Birileri bizi kanatırken kır dizini otur dedin bana.Hepte böyle devam etse senin için ben hep melek kalacaktım yine.Bu zamana kadar sustuysam sadece senin için, kardeşliğin içindir.Ama o kardeşlik beni ve ailemi ayaklar altına aldırırsa ben belki kanatamam kimseyi ama kanatılmamıza da asla izin vermem.İyiki de içimde daha fazla tutmamışım söylemem gerekenleri.Hatta tuttuğum zamanlarıma ,kendimi yakışıma öyle çok kızıyorum ki!Düşünsene ben bana taş atana yarabbi şükür diyeceğim canım dediğim için,canım dediğimde hiç konuşmadan sadece mesajlaşarak bu kardeşliğe son verecek! Ben canımı yakana dur demeseydim hala senin canın ciğerin olacaktım ama canımı birilerinin daha fazla yakmasına izin vermediğim için kötü olurken sen bu kardeşliğin üstüne hangi lekeyi sürdün ve ne oldun?Tüm bunları yazarken ki gözümün önünde sana seninle ağlayan bir çift göz ancak senin gözünün değmediği yerde ise şeytanca gülen yine aynı çift göz görüyorum!Aslına bakarsan bunca satır laf kalabalığından başka hiçbir şey değil.Birincisi bunlar anlam ifade ediyor olsaydı burada paylaşmak yerine seninle paylaşıyor olurdum eğer sen konuşmak isteseydin,ikincisi senin için benim yada sözlerimin bir anlamı olsaydı arkamda onca kötü laf dolanmazdı.Bugünümüz korkunç derece kötü olabilir.Ben sonuna kadar haksız yada yanlış düşünüyor olabilirim.Yada aynı şekilde bu sende olabilirsin.Önemli olan bizim 10 yılı aşkın bir paylaşımımız var.Gerek gözyaşıyla olsun gerek kahkahalarla dolu onca senelik paylaşımımız.İsterdim söylediklerine çok kırıldım demeni,İsterdim artık hayat görüşlerimiz örtüşmüyor ortak noktada buluşamıyoruz yollarımız ayrılsın demeni,isterdim hadi herkes kendi yoluna artık seninle mutlu değilim demeni,artık hayatımda aşkı dostluğu paylaştığım biri var sana ihtiyacım yok demeni öyle çok isterdim ki...Geçirdiğimiz onca günü hiçe sayacağına keşke bunları deseydin bana.Hiç yokmuşuz gibi davransak birbirimize yada herkese kendi yolunda mutluluklar dilesek olmaz mı geçirdiğimiz günleri en kötü gün ilan etmek yerine...Sence olmaz sanırım.Eğer olsaydı böyle olmazdık...İllaki güzel günlerimizi karalayacağız,ille nefretle bahsedeceğiz birbirimizden,ille birbirimizin zayıflığını-düştüğünü-ağladığını göreceğiz...Ohhh diyeceğiz öyle düşersin işte, sen daha dur nasıl düşeceksin diyeceğiz.İlle denize düşen yılana sarılır misali öncesi çok da olumlu düşünceler içinde olmadıklarımızı nispet yaparcasına en canımız ciğerimiz yapacağız ve en güzel ve tek günü onlara ithaf edeceğiz...O zaman sana kolay gelsin.O zaman o kadar uzaksan bana neden beni gözünün gördüğü yerden kaldırmıyorsun hala.Üstelik baş köşende taşıyorsun.Benimde gözümün gördüğü yerdesin biliyorum.Aslında hiçte istemiyorum bugünden sonra ama merak ediyorum bu ikililiğini ne zamana kadar sürdüreceğini.Bana baş düşmanınmış gibi davranıp elinin altında tutman ne zamana kadar devam edecek?Yada şöyle söylemeliyim belki de ne zamana kadar canımı yakmak için beni elinin altında tutacaksın?Bilesin ki gördüğün duyduğun her şey hayatımın normal seyridir.Sen var iken hayatımda kim nasılsa şimdi de öyledir.Denize düşen yılana sarıldı mı olmuyor bu işler, yine bir canın yanıyor o zamanda.En iyisi mi normal seyrine bırakmak yaşamı.O üzülmesin bu üzülmesin diye yaşamdan kısmak yok ancak birini üzmek içinde bir paylaşımım yok.Allah karşına iyi insanlar çıkarsın.Bu noktadan sonra benden uzak ama acaba napıyor ,iyi mi demeyecek/meraklanmayacak  kadar hatta daha fazla iyi ol,mutlu ol bu hayatta...Allah kalbine iyilikleri doldursun,bütün güzellikleri.Kısaca iyi ol,mutlu ol,huzurlu ve neşeli ol,eksiksiz bir hayatın olsun.BENDEN BUKADAR!






14 Eylül 2012 Cuma

GELECEKTEKİ BEN



    Nereden esti hiç bir fikrim yok gelecekteki Ben'e mektup yazmak diyecek olsam da aslında var sanırım bir fikrim.
     Hayatımda yediğim kazıklar sonrası artık bu son,hayatıma yeni giren veya var olan ancak yeni yeni samimiyet kurduğum hiç bir insana canımı bir kez daha yaktırmayacağıma, hiç bir insanı en içime sokup bir kez daha beni nasıl darma duman edişine seyirci kalmayacağıma dair kendime sözler verdiğim bir dönemi geride bıraktım.Kimseyi kendim gibi görmeyecek hayatımda hiç bir şeye şaşırmayacaktım.Çünkü herşey insanlar içindi.Birileri için belki üzülürdüm ama kimse için ölüp bitmeyecek,kimse için kahrolmayacaktım.Kimse için...Gibi gibi bir çok kararlar aldım.Fakat bir kişiyi bunlardan muaf tuttum.Önümüze baktığımda kazıkların en büyüğünü yiyeceğimi çok net görebildiğim, ancak o kadar kazık yedim gelecekse birde ondan gelsin ama ben ona sırtımı dönmeyeceğim,dönerse o bana dönsün sırtını dediğim canım,10 yılı aşkın süredir kimselerle paylaşmadıklarımı paylaştığım kardeşim,dostum,sırdaşım...(MIŞ/DI...)Kısacası ben üzmeyecektim o beni üzerse de canı sağolsundu.Hikayemizin sonunda evet beklenen son oldu ve ben çok üzüldüm.O da üzüldü biliyorum ama onu üzen ben değil,kendi yada kendileri saydığı kişilerdi ya neyse..Geçti gitti..Yaşanması gerekiyormuş yaşandı.Birimizin bu hayattan öğrenmesi gerekenler varmış.Öğrendik yada öğreneceğiz daha zaman gösterecek.
     Hayattan çok şey öğrendiğime inanıyorum.Neden mi?Çünkü hiçbir zaman kafamı yastığa koyduğumda birileri hakkında neden böyle oldu diye düşünmek için karşımdaki insanlarla kötü bir münasebet geçirmiş olmak zorunluluğunu yüklemedim kendime.Her zaman düşündüm;hayatımdaki insanları,kendimi...Biri ile kötü bir şey geçirmesem bile o gün içinde içimi huzursuz hissettiğim bir an varsa hep kendi ve karşımdaki insanın eleştirisini yaptım.Bir dahakine daha dikkatli olmaya çalıştım.Aman benden yana bir kusur olmasın yoksa onun vicdanını ben kaldıramam diyerek insanların benden bir şeyler almasına müsaade ettim.Çünkü gerek ailemin gerekse dostlarımın benimle paylaştığı sıkıntılardan paylar çıkardım kendime, kendim yaşamışcasına deneyim kazanmak çabasındaydım.Neden diye sormayın bilmiyorum sanırım doğam gereği.Beni belki yordu ama şu an yaşadıklarımın,dinlediklerimin,zamanında acı çektiklerimin yada acı çeken yakınlarımın benimle olan paylaşımları sayesinde zamanında ağlasam da zırlasam da şu anda bana yaşattığı, daha doğrusu doğru yolda ilerlediğimi hissettiren ve tecrübelerimin verdiği özgüvenin tadını size anlatamam.
     Kısacası ben yaşadıklarımı,yaşayıp benimle paylaşımlarınızı,gördüklerimi,duyduklarımı her zaman düşünüp nasıl olsa daha iyi olurdu diyerek eleştirisini yapmış olduğumdan ve en önemlisi ise bunları düzeltmek için çaba harcadığımdan hayattan çokça şey öğrendiğimi düşünüyorum ve buna gönül ferahlığıyla inanıyorum.
     Biliyorum ki öğrenecek çokça şey beni beklemekte.Bu beni korkutmuyor.Evet belki yine üzülücem ama kendime sadece üzülmeyi bırakıyorum geride.Ölmek,bitmek,kahrolmak,mahvolmak,kendini anlamsızca harap etmek yok...Hayatımdaki en kötü olduğunu düşündüğüm güne bile milyon kez teşekkür ediyorum.Evet onlar varlar ve yine olacaklar ama  ölmeyi,bitmeyi,kahrolmayı,mahvolmayı,kendimi anlamsızca harap etmeyi öldürüyorum.Zaman oldu beni yıkan insanlar için kötü düşüncelere sahip olmuştum.Ama gelecekte ki ben kötü düşünmeyecek.En kötüsü için bile.Yaşanması gerekiyormuş,öğrenmem gerekiyormuş, herkesler de gönlüne göre yaşasın diyorum ve diyeceğim.Hayatımda şuan sahip olmam gerekenlerden başkaları için vazgeçmiş,ikinci plana atmış isem de bu onların değil benim suçumdur.
İnsani değerler olarak söyleyeceklerimi sanırım sayfalarca yazabilirim:)Ama biraz da mesleğimden,evleneceğim kişiden bahsetmek istiyorum sanırım:)Dedim ya hayatta okulu,sınavı,belki de şuan sahip olmam gereken işi hep sevdiklerim için erteledim, ikinci plana attım.Dedim ki bir insanın hayatında dost olsun her şeyler de olur...Öyle olmuyormuş onu da öğrendim:)Yani hayatta bir şeylere hep geç başlamak zorunda bıraktım kendimi ozamanlar inandığım doğrular nedeniyle.Ama sonu hiç kötü olmadı.Şimdi belki çalışıyor olmalıydım ama olmadı.Ve ben biliyorum ki bu yıl hiç bir şey bunun önüne geçemeyecek ve ben seneye çalışıyor olacağım.Yine bir şeylere geç başlamış olacağım belki ama sonu öyle güzel olacak ki hayali değil o günü beklemek bile heyecan verici.Mesleğini layığıyla yapan bir öğretmen bir vatandaş olacağımı çok iyi biliyorum.O gün gelip ben bunları okuduğumda böyle olacağını biliyordum diyeceğim:)
     Ve AŞK...Hissedebiliyorum...Hayatımda geç kaldığım herşey gibi bu da geç olacak.Ama ben deli gibi aşık olacağım adamla evleneceğim.Deli gibi aşık olmazsam evlenmeyeceğimi,biriyle bir hayat düşlemeyeceğimi çok iyi biliyorum.Evlendiğim yıl kafamdaki çokça şeyi gerçekleştirmiş olacağım.Hayatımda vicdan sahibi, merhametli,hatır bilen,bana huzur veren,neşe veren insanlar olacak.Mesleğimi en iyi şekilde gerçekleştireceğim ve aşık olduğum adamla evleneceğim.Sonrası içinse daha çok planım var ama onları o tarih gerçekleştiğinde paylaşacağım ki yeni bir yılda gerçekleşmiş planlar ve gerçekleşecek planlarla buluşalım:)

BEBİŞLERİM..:)

Epeydir aklımda olan ama yine hayatımdaki birçok şeyi ertelediğim gibi sonra sonra diye ertelediğim şeye şu sıra kavuştum...Ne mi? Balıklarım:)
Evet artık balıklarım var.Öyle bir kıpırtı var ki içimde bayramlıklarına kavuşmuş çocuklar gibi şenim:) / şendim :( 4 tane balık edindim.Biri siyah ve kalan üçü gold.Siyah olan Gülay:)Diğer üçü ise biraz büyüklüğüne göre veya hafif ton farkına göre Ali,Mert ve gül olarak isimlendirdim.Ali azıcık ağır takılan kendi başına dolaşan evin babası olarak nitelendirdiğim bir balık.Gülay,Gül,Mert ise durmadan kıpır kıpır hareket eden, birbirini kovalayan, bazen didişen balıklar.Ben balıklar üzerinde bu benzetmeleri yaparken bide baktım tek başına dolaşan balık suyun üzerinde hareketsiz yatıyor:(:( İnanamadım daha gün içerisinde aldım.Daha benden bir kötülük yada iyilik görmemişti,ölmesi içinde hiç bir sebep yoktu:( Tabi benimde balık kültürüm yok ama balıkçı abiden dikkat etmem gereken hususları iyice öğrenmiştim.Daha sonra netten araştırdım ki ya bu üç sevimli balık ölen balıkımı dışlamış yada ölen balıkım hastaymış:( Ama ne olursa olsun ölmesi için çok ama çok erkendi:(:(:(
Dün gece balıklarım yeni evinde ilk gecesini geçirdiler ve yeni bir güne başladılar.Tabi gece boyu aklım onlarda acaba alıştıkları düzeni mi bozdum,acaba yanlış bir şey mi yaptım,acaba yeni güne uyandığımda kalan üçü sağ olacak mı?Gece pek rahat uyudum diyemeyeceğim:( ama alarmı mı sabah 7 ye kurdum karınlarını doyurmak için.Bundan sonrada her gün sabah 7 ye alıştıracağım öğünlerini.Hem onların öğünleri düzenli olur hemde ben sabahları erken kalkıp ders çalışırım.Bebişlerimin yemek saati bahanesiyle yazın ki rahatlığımı bir kenara koymam, gün içerisinde yapacaklarımı düzene koymam açısından geçerli bir sebep diye düşünüyorum.Hadi bakalım hayırlısı:)

13 Eylül 2012 Perşembe

TAVUK KROKET


Malzemeler:


  • 1haşlanmış tavuk göğsü
  • 1 soğan
  • 1 yumurta
  • 1 haşlanmış patates
  • tuz,karabiber,galeta unu
Panelemek için: Un,yumurta, galeta unu
Kızartmak için: Sıvı yağ
Yapılışı: Haşlanmış tavuk göğsünü doğrayıcıdan geçirin ve karıştırma kabına alın.Üzerine bir soğan rendesi, 1 haşlanmış patates rendesi,yumurta,tuz ve karabiber ekleyerek iyice yoğurun. Yuvarlayıp şekil verdikten sonra bir süre buzdolabında bekleterek sertleşmesini sağlayın.Sertleşen kroketleri önce una, daha sonra yumurtaya en son olarak da galeta ununa bulayarak bol kızgın yağda kızartın.

11 Eylül 2012 Salı

7. CHAKRA - TAÇ ÇAKRA


RENK: Beyaz            ZIT RENGİ: Sarı               SES: İ
NOTA: Sİ                    ELEMENT: Tüm elementlerin birleşimi            DUYU: Altıncı his gözler
ORGANLARI: Beyin   YÖNETTİĞİ HORMONLAR: Epifiz
İFADE: Dinlenmek istiyorum temel ilke olarak saf oluş
BURCU: Yengeç balık koç
ETERİK YAĞLAR: Sandal ağacı
ŞİFA TAŞI: Kristal kuvars
ÇAKRA DENGEDE İSE: İlahiye açık bilinç altını ve bilinç ötesini iyi tanıyan, ölüm anı ve ötesi farkındalığı gelişmiş olan.
ÇAKRA AŞIRI ÇALIŞIYORSA: Daima hayal kırıklığı yaşayan, erişememe hissi, depresyon, migren ağrısı çeken. Cinsellikte: Kimi zaman aşırı mesafeli
kimi zaman aşırı şefkatli kısaca dengesizlik.
ÇAKRA AZ ÇALIŞIYORSA: Sevinç ve mutluluk duygusundan uzak yaşayanlar. Özellikle kanser hastalarında bu çakra çok az çalışır.
7.ÇAKRAYI TEMİZLEMENİN VE HAREKETE GEÇİRMENİN YOLLARI
DOĞAYI YAŞAMAK: Çok yüksek bir dağın tepesinde uzunca bir süre kalmak yedinci akrayı açmak için çok iyi bir yoldur. Çünkü burada dünyevi sorunlardan uzak kalıp yaşamınızda olaylara boş verirsiniz. Gökyüzüne yakın olmak boşluğu sınırsızlığı yaşamanıza yardımcı olur.
SES TERAPİSİ: Taç çakrası için en iyi müzik sessizliktir. Tam sessizlik halinde tüm varlığınız uyanır. Sizi bu sessizliğe hazırlayan çok hafif doğa sesleri olabilir.
RENK TERAPİSİ: Beyaz rengin Taç çakrasında açıcı ve  genişletici bir etkisi vardır. Beyaz tüm renklerini içerir. Farklı yaşam düzeylerini yüksek bilinçle bütünleştirir  ve ruhunuzu ilahi ışığa, bilgeliğe açar.
ŞİFA TAŞI TERAPİSİ:
 Kristal kuvars:  RUHSAL OLARAK: Zihninize ve ruhunuza berraklık getirir. Tıkanıklıkları çözer ve size koruma sağlar etraftaki tüm negatif enerjiyi kendi içine doğru çeker. Meditasyon için uygun bir taştır. Duygusal dengeleyicidir.
BEDENSEL OLARAK:Vücudun bir çok organına pozitif enerji verir.Damar tıkanıklıkları açar.Yüksek ateşi düşürür.
ETERİK YAĞ TERAPİSİ: Sandal ağacı: Dini merasimlerde yakılan geleneksel sandal ağacı reçinesinden oluşur. Kokusu ile zihinde ve ruhu canlandırıcı etkisi vardır. Ortamın havasını temizler huzur verir.
ÇAKRAYI GÜÇLENDİRMEK İÇİN HER GÜN SÖYLENMESİ GEREKEN ONAYLAMALAR
*Var olan her şeyle birim tanrıya evrene ve var olan her şeye açığım.
*Anlıyorum
*Yaşamaktan zevk alıyorum.


6. CHAKRA - ÜÇÜNCÜ GÖZ ÇAKRASI


RENK: İndigo, menekşe rengi (mavi ile mor arasındaki tüm renkler  )             ZIT RENGİ: Turuncu   SES: OM                  NOTA: LA          ELEMENT: Ateş               
DUYU: Tüm duygular  ve duyu dışı algılama
ORGANLARI: Beyincik, kulaklar, burun, gözler, sinir sistemi
YÖNETTİĞİ HORMONLAR: Hipofiz
İFADE: Berrak olarak görmek istiyorum.
BURCU: Yay, kova, balık
ETERİK YAĞLAR: Sedir ağacı, gül, sandal, lavanta
ŞİFA TAŞI: Safir, mavi safir,Lapis lazuli( Lacivert taşı), ametist
ÇAKRA DENGEDE İSE: Evrensel bilinç farkındalığı, karizmatik, bilgi pınarları açık, rehberini duyabilen, ölüm korkusu olmayan, maddeye esir olmayan, söhret servet ve dünyevi işlere bağımlı olmayan, kendinin efendisi. Cinsellikte: Gelişmenin bu seviyesinde bütünleşmek için bir başkasına gerek duymaz.
ÇAKRA AŞIRI ÇALIŞIYORSA: Egoları yüksek, aşırı otoriter, kişisel ihtiyaçlarını gidermek için insanları ve olayları etkilemeye çalışır.
ÇAKRA AZ ÇALIŞIYORSA: Disiplinsiz, çekingen, başkalarının hissine aşırı duyarlı, başarıdan korkan, ego ve üst benliği ayırt edemeyen.
6.ÇAKRAYI TEMİZLEMENİM VE HARAKETE GEÇİRMENİN YOLLARI
DOĞAYI YAŞAMAK: Geceleri yıldızlı lacivert gökyüzünü seyrederek üçüncü gözü uyarabilirsiniz.
SES TERAPİSİ: Müzik zihninizi rahatlatan ve açan kozmik boyutlar hakkında hayaller ve duygular uyandıran sesleri kullanabilir. New Age özellikle bu açıdan uygun olacaktır.
RENK TERAPİSİ: Saydam lacivertin altıncı çakra üstünde açıcı ve şeffaflaştırıcı bir etkisi vardır. Zihne iç sakinlik berraklık ve derinlik verir.
ŞİFA TAŞI TERAPİSİ:
Lapis lazuli:   RUHSAL OLARAK: Zihni güçlendirir Hislerde açık ve dürüst olmayı sağlar. Ayrıca ruhsal bir temizleyicidir. Güvenin artması için kullanılan bir taştır.
BEDENSEL OLARAK: Baş ağrılarında, adet dönemi sancılarda ve eklem rahatsızlıklarda çok etkilidir. Küçük çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlardan koruduğu için çocuk taşı olarak da bilinir.
Mavi safir: RUHSAL OLARAK: Zihninizi kozmik bilgiye ve sonsuz gerçeklere açar, sakinleştirici etkisi vardır iyileşme gücünü arttırır. Altıncı çakra için önemli bir taştır.
BEDENSEL OLARAK: Cilt hastalıklarında iyileştirme etkisi vardır. Kulak burun iltihaplarında sinüslerde çok etkili bir taştır.
Ametist: RUHSAL OLARAK: Bu taş koruyucu ve uyumsuzluğu çözer canlılık ve dinginlik verir evrensel enerjilere güven duymamızı sağlar. Meditasyon için çok ideal bir taştır.
BEDENSEL OLARAK: Cilt hastalıklarında çok etkilidir. Migren hastalıklarında stres durumlarındaki kasılmalara çok etkilidir. Bağışıklık sistemini korur, kanı temizler.
ETERİK YAĞ TERAPİSİ: Diğer yağlar gibi sürülerek kullanılır ya da buhur olarak kullanılır.
ÇAKRAYI GÜÇLENDİRMEK İÇİN HER GÜN SÖYLENMESİ GEREKEN ONAYLAMALAR
*Varım
*İçimdeki sevgi gücünün sesini sürekli hep daha iyi algılıyorum.
*Bakış açım toleransım gün geçtikçe genişliyor.
*Tüm duygularımla algılıyorum



5. CHAKRA - BOĞAZ ÇAKRASI


RENK: Mavi                                 ZIT RENGİ: Kırmızı               SES: U    NOTA: Sol
ELEMENT: Hava
DUYU: İşitme kulaklar
ORGANLARI: Ciğerler, boğaz, ses telleri, ense, çene ve dişler.
YÖNETTİĞİ HORMONLAR: Tiroit
İFADE: Açık ve hür olarak konuşmak istiyorum
BURCU: İkizle, kova, boğa
ETERİK YAĞLAR: Lavanta, papatya, selvi ağacı, sardunya, nane.
ŞİFA TAŞI: Akuamarin, turkuaz.
ÇAKRA DENGEDE İSE: Doymuş, merkezleşmiş, şimdiyi yaşayabilen, zamanını iyi kullanan, sanatkar, meditasyon ilahisini fark eden, spritüel konuları  kolay kavrayan. Cinsellikte: Bütün beşinci çakra açık olduğunda inanılmaz cinsel enerji duyabilir. Ya da zorlanmadan bu enerjiyi başka yönlere (sanat mistizizim v.b) kanalize edebilir.
ÇAKRA AŞIRI ÇALIŞIYORSA: Kendini beğenmiş, kibirli, başkalarını kınayan, Sürekli konuşarak başkalarının ilgisini çeken. Cinsellikte: Hüküm etmekten hoşlanan.
ÇAKRA AZ ÇALIŞIYORSA: Ürkek, saldırgan, sesiz, kendini geri çeken, zayıf karakterli, tutarsız, güvenilmez, saman altından su yürüten Cinsellikte: Dini baskılarla yetiştirilmesinden dolayı çelişki yaşayan ve korkan.
5.ÇAKRAYI TEMİZLEMENİM VE HARAKETE GEÇİRMENİN YOLLARI
DOĞAYI YAŞAMAK: Bulutsuz bir gökyüzünün açık saydam mavisi boğaz çakrasına çok faydalıdır. Bu mavi renkle bütünleşmek için açık havada yere uzanın rahatlayın. Denizin yansıması da çok etkilidir deniz ve gökyüzünün birleşimimde harika bir enerji bütünlüğü vardır seyretmek çakrayı güçlendirir.
SES TERAPİSİ: Meditatif dans yada şarkı olduğu kadar yüksek tonları olan müziklerde uyarıcı etkisi vardır. Boğaz çakrasını uyarmak için n
New Age müzikler dinleyin İç kulağı özgürleştirir genişletir açar.
RENK TERAPİSİ: Açık berrak bir mavi boğaz çakrasının rengidir. Aşırı enerji fazlalığı varsa Kırmızı renk çok etkilidir.
ŞİFA TAŞI TERAPİSİ:
Akuamarin:  RUHSAL OLARAK: Açık mavi rengi bulutsuz bir gökyüzünü yansıtır. Denize benzer konuşma onun sayesinde etkileyici olur. Ayrıca kişiye sevgi ve şifa verir.
BEDENSEL OLARAK: Tiroit bezleri  üzerinde çok etkilidir. Bronşit boğaz ağrılarında etkisi büyüktür. Yaşlı insanlar için uygun bir taştır.
Turkuaz:  RUHSAL OLARAK: Gökyüzünün mavisi ile yerin yeşilinin birleşimini onda buluruz. Pozitif enerjiyi emerek bedeni ve ruhu negatif etkilerden korur.
BEDENSEL OLARAK: Boğaz ağrılarına ve kulak iltahabını önlemek için kullanılan bir taştır.
ETERİK YAĞ TERAPİSİ: Diğer yağlar gibi sürülerek uygulanır. Solunum yolu enfeksiyonlarında yoğun bir karışım olarak uygulandığında (lavanta papatya, selvi ağacı) antibiyotik etkisi görür.
ÇAKRAYI GÜÇLENDİRMEK İÇİN HER GÜN SÖYLENMESİ GEREKEN ONAYLAMALAR
*Kendimi özgürce ifade etmekten mutluyum.
*İnsanlarla iletişimim mükemmel.
*Duymayı seviyorum.
*Kendime güveniyorum ve bunu etrafıma yayıyorum.
*Kendimle iletişimim sağlıklı.

4. CHAKRA - KALP ÇAKRASI


RENK: Yeşil/Pembe                      ZIT RENGİ: yok               SES: A
NOTA: FA                ELEMENT: Hava
DUYU: Dokunma
ORGANLARI: Sırtın üst kısmı kalp göğüs akciğerler
YÖNETTİĞİ HORMONLAR: Timus
İFADE: Sevgi vermek ve almak isteği
BURCU: Aslan terazi
ETERİK YAĞLAR: Gül, melisa, lavanta, adaçayı, sandal ağacı.
ŞİFA TAŞI: Yeşim, zümrüt, pembe kuvars
ÇAKRA DENGEDE İSE: Şefkatli, şartsız sevgi, insancıl, her şeyin iyi yanını gören, hisleri ile hareket eden, ilişkide sonsuz verici.
ÇAKRA AŞIRI ÇALIŞIYORSA: Talep edici, aşırı talepkar, kontrol için madde kullanabilen, panik, depresif, abartıcı, yaptıklarını fedakarlık gibi görebilen. Cinsellikte: Şartlı sevgi ustası( eğer beni sevseydi)
ÇAKRA AZ ÇALIŞIYORSA: Kendine sürekli acıma, paranoyak, kararsız serbest bırakmayan, üzülmekten korkan, Cinsellikte: Reddedilme ve sevilmekten korkan.
4.ÇAKRAYI TEMİZLEMENİM VE HARAKETE GEÇİRMENİN YOLLARI
DOĞAYI YAŞAMAK: El değmemiş yeşil kırlarda yapılan her sesiz yürüyüş kalp çakranız yoluyla tüm varlığınıza uyum getirir. Her bir çiçek bir sevgi mesajı, masum bir neşe iletir. Özellikle pembe renkli çiçekler enerjinizi canlandırır ve iğleştirir.
SES TERAPİSİ: Her hangi bir klasik ve New Age yada doğu ve batının geleneksel müzikleri Kalp çakrası için uygundur. Sevginin gücünü uyandırır.
RENK TERAPİSİ: Yeşil renk iç huzuru ve berraklığı sağlar. Ayrıca yeşilin beden ve ruh üzerinde olumlu etkisi vardır. Pembe rengin zarif
şefkatli titreşimleri kalpteki kırgınlık ve gerginlikleri çözer.
ŞİFA TAŞI TERAPİSİ: Yeşim taşı: 
RUHSAL OLARAK: Huzur bilgelik adalet ve alçak gönüllülük verir kalbinizi rahatlatır ve sürekli sakinlik sağlar. Huzursuz olduğumuzda rahatlama isteği sağlar. Kararsızlığı ortadan kaldırır.
BEDENSEL OLARAK: Böbrekler için uygun bir taştır. Vücudun toksin atımında yardımcı olur. Kanamaları durdurur kalbi güçlendirir.
Zümrüt:  RUHSAL OLARAK: Huzur ve iç uyum içinde doğanın enerjisini ayarlar gerçekleştirir ve tazeler ve rahatlatır. Şans taşı olarak da bilinir.
BEDENSEL OLARAK: Bağışıklık sistemini güçlendirir. Gözlere çok yararı vardır. Görme gücünü arttırır. Kireçlenmelere çok etkili bir taştır. Kalpteki ritim bozukluklarını düzenler.
Pembe kuvars:  RUHSAL OLARAK: Aşk taşı olarak da bilinen pembe kuvars negatif etkilerden bizi korur sevgide sakinlik ve huzur verir kıskançlığı giderir. Sevgiden dolayı oluşan tüm kırgınlıkları pozitife çevirir.
BEDENSEL OLARAK: Kan rahatsızlıklarında( Lösemi ve anemi gibi) çok etkili bir taştır. Adet dönemi rahatsızlıkları ve ağrıları hafifletir. Çok eski dönemlerde kısırlık için kullanılan önemli taş sınıfına girer.
ETERİK YAĞ TERAPİSİ: Gül melisa lavanta özellikle sakinleştirici etkisi olduğundan kalp ve alın üzerine elle sürülür.
ÇAKRAYI GÜÇLENDİRMEK İÇİN HER GÜN SÖYLENMESİ GEREKEN ONAYLAMALAR
*İçimdeki sevgiyi sürekli büyütüyor ve genişletiyorum.
*Kendimle ve dünya ile barış içinde yaşamak bana mutluluk veriyor.
*Bütün duygularımı seviyor ve kabulleniyorum.
*Her geçen gün sevgim katlanarak artıyor.
*insanlara karşı anlayış ve sevgim gün geçtikçe artıyor.

Template by:

Free Blog Templates